
Bu hedeflere ulaşmak için McDonald’s, ABD, Kanada ve Birleşik Krallık’ta yenilikçi tarım uygulamalarını pilot projelerle test ediyor. Syngenta ve FAI Farms gibi ortaklarla yapılan iş birlikleri, çevre dostu teknolojilerin test edilmesini içeriyor; bunlar arasında deneysel hayvan yemleri ve biyoçeşitliliği izleme araçları yer alıyor. Şirket ayrıca çiftçiden çiftçiye bilgi paylaşımını teşvik eden ağlar kurarak rejeneratif yöntemlerin benimsenmesini kolaylaştırıyor ve çiftçilerin bu geçiş sürecinde desteklenmesini sağlamak için ölçülebilir veri içgörüleri sunuyor.
McDonald’s doğrudan çiftliklere sahip olmasa da tedarik zinciri genelinde rejeneratif tarımı teşvik etme konusunda etkisini kullanıyor. “Routes to Regen” gibi girişimlerle, çiftçilerin sürdürülebilir uygulamalara geçiş yapmaları için finansal ve pratik yollar oluşturuluyor. Beth Hart, sistemsel değişimin sektörler arası iş birliği ve ölçeklenebilir yenilikler gerektirdiğini vurgularken, McDonald’s’ın sürdürülebilir tarım alanında anlamlı ilerleme sağlamak için paydaşları bir araya getirme rolüne dikkat çekiyor.
İklimle ilgili artan zorluklarla karşı karşıya kalan McDonald’s, tedarik zinciri direncini artırmak ve iklim hedeflerine ulaşmak için tarımsal uygulamalarını rejeneratif tarıma yönlendiriyor. Sürdürülebilirlikten Sorumlu Başkan Beth Hart’ın liderliğinde fast-food devi, 2018 seviyelerine kıyasla 2030 yılına kadar tarımsal kaynaklı emisyonları %16 oranında azaltmak amacıyla örtü bitkileri ekimi ve azaltılmış toprak işleme gibi sürdürülebilir tarım tekniklerine yatırım yapıyor. McDonald’s, Syngenta ve FAI Farms gibi ortaklarla iş birliği yaparak ABD, Kanada ve Birleşik Krallık’ta yenilikçi uygulamaları pilot projelerle test ederken, rejeneratif yöntemlerin benimsenmesini teşvik etmek için çiftçiden çiftçiye bilgi paylaşımı ağları da kuruyor.
Referans:
‘No lettuce, no Big Mac’: why Beth Hart is steering McDonald’s towards regenerative agriculture